Gökçeada'da Zeytincilik
Zeytin çok eski yıllardan beri Gökçeada hayatının vazgeçilmez bir parçası. Bozcaada için üzüm ne ise Gökçeada için de zeytin o! Zeytinden yüzyıllardır, zeytinyağı, salamuralık ve sabun olarak yararlanılıyor adada.
Rumlar zeytin ağacına çok değer veriyorlar. Hatta deniyor ki zamanında nerede yabani bir zeytin ağacı görseler aşı yaparlarmış. Her köyde 1-2 tane zeytinyağı imalathanesi varmış.
Gökçeada'da dolaşırken sizi şaşırtacak yaşlılıkta zeytin ağaçları göreceksiniz. Kalın ve biçimsiz gövdeleri yıllara meydan okuyan bu ağaçların üzerlerinde hala meyvalarını taşıdıklarını görünce saygıyla eğilesi geliyor insanın.
Adaya 1960'lı yıllardan itibaren yerleşmeye başlayan Türklerin bir kısmı zeytin ağacı ile burada tanışmış. Hatta ilk gördüklerinde erik sananlar olmuş. Rumların göçünden sonra başıboş kalan zeytin ağaçları tecrübesiz yeni bakıcılarıyla pek anlaşamayınca mahsülde bir azalma olmuş ister istemez. Üstelik Rumlardan kalan zeytinyağı sıkım imalathaneleri de kullanılamayacak haldeymiş artık.
Son yıllarda alınan devlet desteğiyle Gökçeada zeytin üreticileri atağa geçmiş durumda. İlk olarak 152 Gökçeadalı zeytin üreticisi bir araya gelerek bir zeytinyağı fabrikası kurmuşlar. Zeytinin toplandıktan sonra hemen sıkıma girmesi kalitesinde ve asit derecesinde fark yaratıyor. Eskiden toplandıktan sonra feribotla karşıya geçmeyi bekleyen Gökçeada zeytinlerinden çıkan zeytinyağı asit derecesi yüksek olurmuş.
2008 itibariyle adada 2 kontüni, 1 soğuk baskı sıkım yapan fabrika bulunuyor. Zeytinler toplanır toplanmaz sıkılıyor. Asit dereceleri oldukça düşük. Zaten yüzyıllardır Gökçeada'da doğal yöntemlerle yetiştirilen, dışarıdan hastalık kapmayan zeytin ağaçları, kısa sürede organik tarım sertifikasını da haketmiş.
Rumlar zeytin ağacına çok değer veriyorlar. Hatta deniyor ki zamanında nerede yabani bir zeytin ağacı görseler aşı yaparlarmış. Her köyde 1-2 tane zeytinyağı imalathanesi varmış.
Gökçeada'da dolaşırken sizi şaşırtacak yaşlılıkta zeytin ağaçları göreceksiniz. Kalın ve biçimsiz gövdeleri yıllara meydan okuyan bu ağaçların üzerlerinde hala meyvalarını taşıdıklarını görünce saygıyla eğilesi geliyor insanın.
Adaya 1960'lı yıllardan itibaren yerleşmeye başlayan Türklerin bir kısmı zeytin ağacı ile burada tanışmış. Hatta ilk gördüklerinde erik sananlar olmuş. Rumların göçünden sonra başıboş kalan zeytin ağaçları tecrübesiz yeni bakıcılarıyla pek anlaşamayınca mahsülde bir azalma olmuş ister istemez. Üstelik Rumlardan kalan zeytinyağı sıkım imalathaneleri de kullanılamayacak haldeymiş artık.
Son yıllarda alınan devlet desteğiyle Gökçeada zeytin üreticileri atağa geçmiş durumda. İlk olarak 152 Gökçeadalı zeytin üreticisi bir araya gelerek bir zeytinyağı fabrikası kurmuşlar. Zeytinin toplandıktan sonra hemen sıkıma girmesi kalitesinde ve asit derecesinde fark yaratıyor. Eskiden toplandıktan sonra feribotla karşıya geçmeyi bekleyen Gökçeada zeytinlerinden çıkan zeytinyağı asit derecesi yüksek olurmuş.
2008 itibariyle adada 2 kontüni, 1 soğuk baskı sıkım yapan fabrika bulunuyor. Zeytinler toplanır toplanmaz sıkılıyor. Asit dereceleri oldukça düşük. Zaten yüzyıllardır Gökçeada'da doğal yöntemlerle yetiştirilen, dışarıdan hastalık kapmayan zeytin ağaçları, kısa sürede organik tarım sertifikasını da haketmiş.